Iyi akşamlar,
Dışarıda yağmur. Elimde daha ne yaptığımı tam kavrayamadığım yeni I pad ve yukarıdan kızın sesi geliyor, rrrrrrrrrrrrrr, siiiiriiiinnnnnnllleeeerrrrr. Akıllı ve hevesli kızım benim. Umarım tüm okul hayatı böyle geçer.
I pad, kardeşimin gelecek 10 yıllık d.günü hediyesi. Düşünceli kardeşim benim. Ah ADa ya da bir kardeş olaydı. Yani maddiyat için diil tabi, maneviyat için.
Teknoloji üssü gibi oldu bu anne.
Kardeşim sobanın da bir foto sunu istedi, o ayrı yazı konusu ama buyur kardeşim.
I pod da üstünde. Bu arada bize göre bir servet harcadık İstanbul da ama hepsi gerekliydi.
Gelecek ay yazı görmesseniz bilinki, çökmüş anne I pad ine sarılmış titriyordur :-)
Bugün de I pad den radyo dinlemeyi akıl ettim. Bir de ''açık radyo'' yu indirebilsem. Yardımı olabilecek olan var mıdır??
Geçen haftasonu biletlerini daha önceden aldığım bir İstanbul gezisi patlattık. Iyi oldu. Ada kız da büyükanneyi çok özlemişti, börbir King'in i de. Gitmeden özel sipariş verdi. Ona burada burger king yok dedik . Kötü anne babayız değil mi?
Cuma akşamı geç vakitte Sabiha ya vardık, Yaprak aldı bizi sağolsun, annem karnıyarık yapmış bizi beklemiş, bide küsmüş. Hey allahım, gecenin 23.30 u, yanımızda 6,75 yaşında ve sabah 7 de kalkmış bir çocukla nasıl ona gitmemizi bekliyor! Anne işte her halukarda yedirmek, yedirmek istiyor. :)
Ertesi sabah erkenden kalktık, kahvaltı etmeden çıktık ve dooooru Kadıkoy e, iskeleyi gören Doğuş çayın yeni açtığı yerde kahvaltı ettik. Manzaranın keyfini çıkarırken yanaşan vapurdan çıkan insanları görünce ikimizde şöyle dedik; Dalyan da bu kadar insan yok yaw :) Olmasında zaten.
Oradan Karaköy e alışveriş v.s öğlende Kadıköy e geçelim dedik, simitler yeni gelmişti, aman Tanrım, 1.40 Tl, yahu ne zaman bu kadar zam geldi. Bari 1.5 yapsaydınız da 10 kuruş derdi olmasaydı. Simitçi, aslında 2,50 Tl istediler abla dedi. Dedi valla. Yedim tabi. Karşıya geçtik, orada da kokoreç ve bira yaptık. Bu arada yan komşumuz Rosi nin kokoreç i duyduğunda bir silkelenişi var görmelisiniz. Üstüne de hamsi, tabiki bitiremedim. Akşama da eve dönüp Zekiye annenin nefis ciğeri.
Karaköy de birsürü yer açılmış, ama biz en çok Var cafe yi beğendik. Sadece dışarıdan foto çektik, içeriye girip ürün denemedik.
Hayır, tahmin ettiğiniz gibi, mide fesadı geçirmedim.
O akşam I pad hayrına Selim ve Kübra ile de ilgilenmedim, ayıp oldu.
Ertsi gün yani Pazar günü öğleden sonra Yasemin in telefonu üzerine hiç hesapta olmayan bir Maltepe Barış Manço parkı ziyaretimiz oldu. Iyiki de oldu ama fazla vaktimiz yoktu bu yüzden, arayamadıklarımız ve göremediklerimizi üzdük affola.
Durun daha yeme faslı bitmedi, Yıldız da lahana dolması yapmıştı, onlarında lüfüşledik, ellerine saglık veee oradan hop hava Limanı'na. Yoldayken Şenay aradı; onlarda bize sürpriz yapıp limana geldiler. Ada kız ve Nil yarım saat kadar oynadılar, kırılmış bir avizeden oluşan sanat eserini izlediler, bu post modern sanatı onlara anlatmaya çalışsakda, anlamakta zorluk çektiler.
Anne, dördüncü kez uçağa biniyorum dedi. Sayıyor hasbam.
Uçakta kulakları tıkanmasın diye ne içeceğinin pazarlıklarında yapıldı. Uçakta ki dergiyi biraz okuyunca da zevkten dört köşe oldu.
Döndük, hava burada da Istanbulda ki gibi çok güzeldi, sonra bir yağmur ve daha durmadı. Yan arsamız yeni göletimiz. Ördek alsak mı?? Yine de bu sabah neredeyse taşacak olan kanal kenarında yürüyebildik, güneş çıkınca, üstümüzde ki polarlar da fazla geldi.
Yan komşumuz Şubat sonunda gelmek üzere Almanya ya gitti. Köpeği Poyraz artık bizimle. Gökgürültüsünden felaket korkuyor garibim. Sakinleştiremedik onu bugün, umarım yarın sabah yemek yemeye gelir.
Oradan buradan bu kadar.
Teknoloji üssü anne